Çok kültürlü bir ürün dediğimizde siz neyi hayal ediyorsunuz? Kültürel sınırların ötesinde kullanılabilirlik ve kullanıcı deneyimi sağlamak için farklı kültürler, diller ve ekonomik konumlar için teknoloji tasarlamak. Kültür insanların kalbine giden yoldur. Farklı insanları daha iyi anlamamızı ve kendimizi başkalarına göre konumlamamızı sağlar. Dünya üzerindeki çeşitliliklerin yarattığı farklılıkları çok kültürlü tasarım yaklaşımı ile avantaja çevirebiliriz. Geniş kullanıcı kitlesi hedefleyen markalar ürün stratejilerini tüm kültürleri kapsayacak biçimde belirlemeye çalışır. Bir taraftan ürünlerinin kullanımını artırmayı hedeflerken diğer yandan günümüzün beklentisi kişiselleştirme hedefini yakalamak oldukça güçtür. Birçok farklı kültüre aynı anda hizmet eden ürünler, bireysel ihtiyaçları da öngörmek durumundadır. Tasarımcılar olarak daha geniş kitlelerin kullanımına sunulacak ürünler yaratmak istiyorsak kültürel değerler ile ilgili kendimizi bilgilendirmeliyiz.
Çok Kültürlü Tasarım Yaklaşımı
Stadia II, 2004, Carnegie Museum of Art, © Julie Mehretu.
Farklı geçmişlere sahip insanlar, yeni değerler veya çözümler bulmak için bilgi ve deneyimlerini paylaşmalıdır. Tasarladığımız tüm bileşenler, öğrendiğimiz veya özümsediğimiz estetik kurallara ve önyargılara dayanır yani kültürel olarak inşa edilirler. Dünyanın her yerinde insanlar ait oldukları kültüre göre farklı davranır ve etkileşime girer. Hollandalı sosyal psikolog Geert Hofstede, Kültürel Boyutlar Teorisinde kültürel farklılıkların altı boyutunu tanımladı ve birçok ülkeyi karşılaştırdı.
- Power Distance / Güç mesafesi: Bir toplumun düz bir hiyerarşiye (düşük güç mesafesi) karşı hiyerarşik bir düzeni (yüksek güç mesafesi) kabul etme derecesi.
- Individualizm / Bireysellik: Bireysel toplumlarda insanlar kendilerine bakarken, kolektivist toplumlarda insanlar kendi gruplarının üyelerine bakarlar.
- Masculinity / Erkek / Kadın: Eril toplumlar (erkek otorite) başarı ve girişkenliği tercih ederken, kadınsı toplumlarda (düşük erkek otorite) iş birliği ve yaşam kalitesi tercihi vardır.
- Uncertainty Avoidance / Belirsizlikten kaçınma: Bir toplumun üyelerinin belirsizlik ve belirsizlik nedeniyle kendilerini rahat veya rahatsız hissetme derecesi.
- Long Term Orientation / Uzun vadeli oryantasyon: Uzun vadeli oryantasyon yapan kültürler geleceğe hazırlığı teşvik ederken, düşük uzun vadeli oryantasyona sahip kültürler hızlı sonuç alır ve performansı kısa vadeli olarak ölçmeyi tercih eder.
- Indulgence / Hoşgörü: Bir toplumun ihtiyaçların tatminini bastırmak yerine üyelerin hayattan zevk almasına ve eğlenmesine izin verme derecesi.
Çok kültürlü tasarım yaklaşımı, özellikle dil, kültür, cinsiyet, ekonomik durum, gelenekler, değerler ve tabuların ürünlere ve hizmetlere yansıtılmasıdır. Dünya markaları birçok kültürden tüketicilere çekici gelen ürün yelpazesi ile pazar başarısı gösterirler. Bu yüzden başarı elde etmek isteyen tasarımcılar kültürel adaptasyon terimini iyi anlamalıdır. Kültürel adaptasyon bir sosyal gruba özel yaratılmış ürünün, çok-kültürlü bir yaklaşıma çevrilebilme kapasitesidir.
Dış pazarlara açılmak, uluslararası varlıklarını artıran şirketler için en önemli hedeflerden biridir. Bu da çok-uluslu şirketlerin bile, kültürel ve dilsel farklılıklara uyum sağlamasının değerini ortaya koyar. Kültürel farklılıkların belirlenmesi, buna yönelik uzun vadeli bir yaklaşım, tasarım için temel kriterdir.
İnsanlar ve Kültür
İnsanlar kendilerini bireyler olarak mı yoksa bir grubun parçası olarak mı görüyor? Profesyonel çevrelerde kültür bir piramit veya buzdağına benzetilir. Buzdağı modeli bir kültürü yaratan unsurları tanımlamak için kullanılır. Bu modeldeki buzul üç parçadan oluşur. Buzdağının deniz üzerinde kalan parçası kültürün ‘yüzeysel değeri’, denizin altında kalan iki parçası ise sıra ile ‘konuşulmayan kurallar ve bilinçaltı kuralları’ olarak isimlendirilir. Buzul teorisi bir kültürü oluşturan bileşenleri tanımlar iken piramit modeli ise kültürün ölçeğini tanımlar. Piramit modelinde paylaşılan deneyimlerin temelinde insanlık doğası bulunur. Piramidin üstüne çıktıkça paylaşılan deneyimler özelleşmeye başlar ve ortasında ‘kültür’ tepesinde ise ‘kişi’ bulunur. Bu modeller kültürü iki farklı şekilde analiz ederek tasarımcılara yaratıcı süreçlerinde kullanabilecekleri bakış açıları sunar.
Çok Kültürlü Tasarımın Prensipleri
İnsan odaklı tasarımlar, kültürel ipuçlarına ihtiyaç duymaz ve kolay uyum sağlayabilirler. Bu yaklaşımla tasarlanan bir ürünün gerçekten birçok kullanıcıya hitap edebilmesi için detaylı kullanıcı araştırması şarttır. Tasarımcılar olarak kullanıcı deneyimini düşünürken dikkat etmemiz gereken faktörler arasında dil, sosyal dinamikler, hayat stili ve din vardır. Çok-kültürlü tasarımlar yaratırken bu etkenlere dikkat etmek ürünlerimizin uluslararası markette başarı yakalamasını etkiler. Farklı kültürlerdeki insanlar, bilgilerle farklı şekillerde etkileşimde bulunur. Rusya’daki insanlar, Mısır’daki insanların aksine, dijital ürünleri kullanırken farklı kültürel sözleşmeleri kullanır.
İki komşu Avrupa ülkesinde dönüşüm oranlarını etkileyen kültürel farklılıklar varsa, bunun Batı pazarlarından kilometrelerce uzakta yeni pazarlar üzerindeki etkisini hayal edin!
Örnekler ile Çok-Kültürlü Tasarım
Kültürlerarası tasarım özel dikkat gerektirir. Dünya çapında markalar kültürlerarası pazarlama ve ürün stratejileri sayesinde başarıya ulaşmaktadır. Örneğin, birçok ülkede McDonald’s standart menüsünün yanında özel pazarlara uygun ürünler de sunmaktadır. Hindistan pazarında etli tatlar sunulmazken, Japon pazarında deniz ürünlerine ağırlık vermektedir. Ülkemizde ise yerel lezzetlerle rekabet edebilmek için dürüm alternatifleri de sunulmaktadır. Tasarımcılar kültürel analiz yapar ve markanın değerlerini farklı kullanıcı kitlelerine aktarır. Bu süreçte iyi anlatılan marka hikâyeleri ve anlatacak hikâyesi olan ürünler başarılı olurlar.
Kültür, genellikle fırsat yaratan gizli bir güçtür, özellikle kullanıcı deneyimi tasarımında etkisi hızlı okunur.
Bir kültürde iyi olan bir konu başka bir kültürde tam tersi anlamına gelebilir. Japonlar cenaze törenlerinde beyaz giyerler, tüm dünya siyah giyerken… Dijital dünyada yazım dilinin farklılığının yanı sıra, renk, desen, doku gibi algı üzerindeki etkilerinin de dikkate alınması gerekir. Monthly küresel pazarlarda kısa vadeli konaklama sağlayan bir şirket. Ekibin her bir üyesi dünyanın farklı bir yerindendi ve Monthly’nin hizmeti için benzersiz bir terim kullanmak istediler: “aylık konaklama”. Kuzey Amerika’dakiler buna “mobilyalı daire”, “geçici konut” ve “tatil evi” adını verdi. Avrupa’daki ekip ise “apart otel” ve “servisli daire” dediler.
Çok-Kültürlü Araştırma
Kültürlerarası araştırma birkaç farklı metotla gerçekleştirilebilir. Başarılı bir araştırma sadece rakamlardan oluşmaz aynı zamanda nitelikli olmalıdır. Bu tip araştırmalarda tasarımcılara evet/hayır sorularından çok, açık uçlu anketler yardımcı olur. Finlandiya’da Paf.com için yapılan ürün deneyimi araştırmasında katılımcıların günlük tutması rica edilmiş ve sonuçlar sayesinde yetkililer veri tabanlı bir şekilde kullanıcıların amaçlarını ve profillerini haritaya dökmeyi başarmıştır.
Başarılı bir kültürel araştırma niteliksel olmanın üstüne kültürel çeşitlilik gösteren bir katılımcı grubuna ihtiyaç duyar. İnternet ulaşımı, dil, eğitim ve sosyal statü gibi faktörler dikkate alınmadığında çarpıklaşmış sonuçlar elde edilebilir. Örneğin, ülkeler arası kültür farkları konusunda yapılan bir araştırmada katılımcıların hepsi birçok ülkede bulunan IBM firmasının İngilizce bilen ve yüksek pozisyonda olan çalışanlarından seçilmiştir. Bu araştırma yeteri kadar sosyal çeşitliliğe yer vermediği için birçok yetkililer tarafından eleştirilmiştir. Doğru tasarım fırsatlarını değerlendirmek için kapsamlı kültürel araştırmaların yapılması çok önemlidir.
Küreselleşme ve Yerelleşme
Küresel ve yerel pazarlara ürün geliştiren tasarımcıların kültürel adaptasyona açık ürün yaratması önemli. Global pazarları yakalamış ürünler, kolayca yerel pazarda yer almak için kültürel ipuçlarından ve anlamlardan arındırılmış tasarımlardır. Yerelleşme ise kültürlerarası ürünlerin hedef kitleye hitap etmesi için yapılan değişiklerdir. Yerelleştirme için basit bir örneği mobil cihazlardaki dil değişikliği kapasitesidir.
Kültür insanların kalbine giden yoldur. Farklı insanları daha iyi anlamamızı ve kendimizi başkalarına göre konumlamamızı sağlar. Dünyadaki üzerindeki çeşitliliklerin yarattığı farkları çok-kültürlü çalışmalar ile tasarım avantajlarına çevirebiliriz. Aşağıda, konuda yetkili olan Senongo Akpem’in, ürünlerin farklı toplumlarda nasıl algılandığı ve bunu projelerinizde nasıl avantaja çevirebileceğiniz konusundaki konuşmasına ulaşabilirsiniz.
Tasarım odaklı düşünme sürecinin önemli bir parçası, derinlemesine kullanıcı deneyimi araştırması yapmaktır: İnsan merkezli çözümler tasarlamaya yardımcı olan yeni içgörüler ortaya çıkarmak için insanların söylediklerini, düşündüklerini, yaptıklarını ve hissettiklerini keşfetmek.